25 Mayıs 2013 Cumartesi

Tarhune Orchards Farm

Beni en cok sasirtan ve sevindiren seylerden biri de burada bolca bulunan ciftlikler olmustu. Etrafa biraz alismaya basladiktan sonra sehir merkezinin yakinlarini kesfetmeye basladik. Ben de esim de cok severiz bilmedigimiz yerlerde kaybolmayi, biliriz ki cogu zaman bu durum bize suprizler getirir. Yalniz burada kaybolurken navigasyonun yanimizda olmasina dikkat ediyoruz :) Cok genis bi alan oldugu icin eve donmek cook uzun zaman almasin diye.



Boyle bilincli kaybolma gezilerinde kucuk tabelalarda "farm" yazilarini gorsem de sehirle bu kadar ic ice alanlarda tarim ve ilk elden satisi yapilacagi bana pek olasi gelmemisti. Sonra tabelalara dikkatli bakinca cogunun belirli gunlerde satis yaptigini hatta isterseniz kendi urununuzu toplamaniza izin verdigini farkettik. Istanbul'dan gelmis saskin sehirliler olarak buna nasil sevindik anlatamam. Cunku beton dolu hayatimizda balkonumuzdaki nane, maydonozla dindirmeye calisirdik o dogal, taze urun ozlemini. Cok istemisiz buna kavusmayi demek ki :)



Simdi evimin yakinlarinda birkac tane ciftlik var. Mumkun oldugu kadar sebze, meyve ve tavuk alisverisimi oralardan yapmaya calisiyorum. Zaman zaman elmayi, biberi, cilegi, naneyi dalindan topluyorum. Topraga dokunuyorum, dallardaki mucizelere sukrediyorum. 





Fotograflar Tarhune Orchards Farm'a ait. Benim en sevdigim ciftlik. Arazilerinde sebze-meyvenin yani sira bircok hayvan da var, ozellikle cocuklarla ziyaret etmesi cok keyifli. Kediler, kopekler, tavuklar, tavsanlar, keciler, esekler, atlar, domuzlar, bildircinlar... Ayni zamanda yazin soguk, kisin sicak ve baharatli  taze elma suyu da benim favorim. Hava da guzelse, yanimda da sevdiklerim varsa degmeyin keyfime :)

Daha detayli bilgi icin tik tik

Keyifli Pazarlar.

24 Mayıs 2013 Cuma

Hem Korkuyorum Hem Seviyorum

Bisiklete binmeyi cok seviyorum ama son zamanlarda kazlar yuzunden korkarak gider olmustum.  Yumurtalarinin ustunde disi kus kulucka beklerken erkek olan da onu koruma gorevini ustleniyor. Kendince tehlikeli oldugunu dusundugu herseye karsi saldirganlasiyor, anliyorum mazeretiniz var, asabisiniz siz ama yapmayin etmeyin, sakin sakin gelene gecene de karismayin :)  Hayvanlardan genelde korkmama ragmen tislamalarindan, uzerime yurumelerinden artik korkar hale geldim. Kanal yolu da benim en sevdigim bisiklet ve yuruyus yolu ama tahmin edeceginizden coooook daha fazla kaz oldugu icin tehlikeli bir hal almisti. Ne yapar ki yahu abartiyorsun diyenler icin gelsin :)


Bu videoda ortada yumurta yada yavru yok gordugunuz gibi ama adama takti kafayi, isirmadan rahat edemeyecek :) Iste bu psikopatin bi de yavrulu halini dusunun :)
Neyse ki guzel haber yavrular yumurtalardan cikti :) Kazlar yavrularina yaklasmadikca artik daha sakinler. Uzaktan izlemesi de oyle keyifli ki, anne, baba ve yavrular hepberaber mutlu mesut geziyorlar. Ben de bol bol fotograflarini cekiyorum.



Sevgiler

Kurulsun Sofralar Agirlansin Dostlar

Ozenle hazirlanmis, icinde emegin de tadi olan sofralari hem kurmayi hem de agirlanmayi cok severim. Yavas yavas keyifle yenen yemekler, o guzel lezzetlere eslik eden sohbetler,anilar, kahkahalar cok kiymetlidir benim icin. Dostlarimiz da sagolsunlar bizi yalniz birakmazlar sik sik eslik ederler masamiza, Istanbul'daki kadar sik olmasa da burada da severek cok misafir agirliyorum, son dakika telaslarina, yemeklerin begenilmesiyle gunun yorgunlugunun unutulmasina bayiliyorum. Son gunlerde hazirladigim masalardan aklima gelirse cektigim birkac kare, ne yazik ki o hazirlik kosusturmasinda genellikle fotograf cekmeyi masayi toplarken anca hatirliyorum :( Tadi damakta, keyfi hafizalarda kalsin o yeter :)






Son iki karede sabah tuttugumuz aksam eve gelip hemen pisirdigimiz taze baliklar.

Sevdiklerinizle, hos sohbetli sofralar dilerim.

Sevgiler.

23 Mayıs 2013 Perşembe

Atlantic City

New Jersey sinirlari icinde bulunan Atlantic City, Amerika'nin dogu yakasinin kumarhane ve eglence merkezi.  Ozellikle New York ve New Jersey'den cok sayida insan hafta sonunu gecirmek icin burayi  tercih ediyor. Ayni zamanda uzun sahili, boardwalk'u (ahsap yuruyus yolu) ve outletleriyle de unlu. 


Casinolar surekli musteri saglayabilmek, daha cok zaman ve para harcanmasi icin surekli promosyon yapiyorlar. Duzenli musterilerine ucretsiz konaklama, park/ vale ve yeme- icme hizmeti sunuyorlar. Bu sayede malesef insanlar saatlerini hatta gunlerini otelden adim atmadan, kumarhanelerde geciriyor. Ilk gittigimde beni en cok sasirtan oynayanlarin yas ortalamasinin yuksekligi ve gozle gorulur mutsuzluk olmustu. isiltili goruntusu ne kadar goz boyasa da ben o ortamin enerjisine ancak kisa sure tahammul edebiliyorum.Anlik heyecanlarin disinda genelde insanlarda yalniz ve mutsuz bir hal var bence. Kumarhaneleri hic sevmiyorum ama insanlarin tepkilerini izlemeyi seviyorum. Bazen hallerine bakip kafamdan senaryolar yazdigim da dogrudur.

 
Atlantic City'e gelirseniz sahile paralel boardwalk'da yuruyebilir, bisiklete binebilir,


Rolling chair ile gezebilir,


Outletlerinden uygun fiyata kaliteli alisveris yapabilir,


Sahilde zaman gecirebilir,


Lunaparka gidebilir,


Deniz kenarinda bulunan alisveris merkezini gezebilir, en ust katindan ve terasindan deniz manzarasinin tadini cikarabilirsiniz. Ayni zamanda oteller de sadece kumarhane hizmeti vermiyor, bunun yanisira cok guzel restoranlari, kafeleri ve dukkanlari da bunyelerinde barindiriyorlar. Keyifli gezmeler :)

Sevgiler

20 Mayıs 2013 Pazartesi

Dostlar Gelmis, Hos Gelmis


Son gunlerde bizim evde bir yogunluk, bir telas... Istanbul'dan arkadaslarimiz geldi, bol programli dolu dolu bir tatil gecirebilmeleri ve buradan guzel anilarla ayrilabilmeleri icin elimizden geldigince agirlamaya calisiyoruz. Farkli bir ulke, farkli bir kultur, yabanci bir dil ve toplu tasimanin olmamasi nedeniyle bize cok is dusuyor. Bu yuzden cok fazla yazamadim ve takip ettigim bloglari da okuyamadim.

Simdi son gunlerin telasini yasiyoruz, havalar guzel, yapilacaklar listesi genis, denenecek tatlar listesi uzun, zaman dar.Hem New York hem de New Jersey'de yapilacak cok sey var. Cok keyifli gunler gecirdik, gezmekten yorulduk, gulmekten gozlerimiz yasardi, anilar ortaya dokuldu, gundem masaya yatirildi ve gururla soyluyorum ki ben haric herkes yemekten catladi :) Itiraf ediyorum 15 gunde sadece bir gun sapittim, onun disinda gercekten cok istikrarliydim, arkadaslarim ilk geldiginde dikkatli beslendigimi, birsey yemek istemedigimde israr etmemelerini rica ettim, onlar da destek oldular sagolsunlar gozumun onunde dunyalari yiyerek :) Buralara kadar gelip de bazi lezzetleri denemeden donmek olmazdi tabi. Bu cilgin yemek anlarinda ben hep kendime bu tatlari bildigimi, daha once denedigimi hatirlattim ve daha saglikli secimler yaptim yihhhuuuuu!!!

Yapilacaklar listesinde son maddeler bekler bizi, sonra da huzunlu vedalasma ama ortak hafizalarda biriken bir suru guzel ani, hayat sevdiklerinle guzel la la la laaaaa laaa laaaaa :) Herkesin ayni catiyi keyifle paylasacak dostlari olmasini dilerim.

Sevgiler





2 Mayıs 2013 Perşembe

Limonata

Hayal edin soyle hafiften gunes vuruyor, yumusacik da bir meltem esiyor, ferah tertemiz bir hava, mis gibi yasemin kokulari, eee hayal bu ya bi de deniz kenari olsun...Masada da da ev yapimi naneli bir limonata ve hos sohbet :)
Bence mutluluk...


Limonata

110 gr toz seker
1 lt. su
3-4 dal taze nane
2 adet limon
Yesil elma ve limon dilimleri (servis icin)

Kucuk bir tencereye 500 ml. suyu koyup orta ateste eriyene kadar isitin. Tencerenin altini kapatip naneyi ve rendelenmis limon kabugunu uzerine ekleyin. Surubu bu sekilde sogutun.
Soguyan surubun icine 2 limonun suyunu ekleyin. Tum karisimi suzgecten gecirin ve uzerine kalan 500 ml. suyu ekleyip karistirin.Buzdolabina kaldirin.
Bardaklarin icine buz, ince dilimlenmis elma, limon dilimleri ve birkac yaprak nane ekleyerek servis edin.

Benim uzun zamandir severek yaptigim bir tarif , icen herkesin de sevdigi bir tat. Hatta bazi arkadaslarim gelmeden siparis eder. Sicak havalarda deneyip kendinizi simartmanizi tavsiye ederim. Afiyet olsun.

1 Mayıs 2013 Çarşamba

Unutmamali!


Her sabah 86.400 doların yatırıldığı bir banka hesabınız olduğunu düşünün. Ama bu, bir sonraki güne aktarılmıyor olsun. Bir başka deyişle, her akşam hesabınız sıfırlansın. Ne yapardınız? Her gün, hesabınızdaki parayı son kuruşuna kadar çekerdiniz değil mi? 
İşte her birimiz "zaman" isimli böyle bir banka hesabına sahibiz. Her sabah bize 86.400 saniye verilir. Her gece bize verilen bu zamanın iyiye kullanmadığımız kısmı hesabımızdan silinir. Dünden kalan, kullanılmamış zamanı yarına aktarmaz. Yarınınkinden kullanmamıza da bugünden izin vermez. Her gün yeni bir hesap açar bizim için, her gece tekrar siler boşa geçen saniyelerimizi. Günlük hakkın kullanımında başarısız olunursa, "kayıp" sadece o başarısız kişiye/kişilere aittir. 

Bu işin ne geriye dönüşü vardır, ne de ileriden ödünç alması. Bugün sahip olduğumuzla yaşayabiliriz ancak. Öyleyse iyi işler, başarı, mutluluk ve sağlık için kullanalım bu hesabı. Zaman akıp gidiyor… 
Saatimiz sürekli çalışıyor… Sahip olduğumuz "bugünü" değerlendirelim o zaman. Geçmişin elemleri ile elemlenmenin, gelecek endişesi ile hayatı zehir etmenin anlamı ne? 
Madem zaman bu kadar önemli, onun her saniyesini bitmez hazinelere çevirelim... Zamanımızı çok "özel" şeyler için harcayalım. Zamanın hiç kimseyi beklemeyeceğini hatırımızdan çıkarmayalım. 

Dün mazide kaldı, yarın ise bilinmezlerle dolu. Bugün ise hesabımızda 86.400 saniyemiz var. Gücümüzü, sabrımızı onu kullanmaya harcayalım, mutlu "yarınlar" için.